• Haberler
  • Güncel
  • Türkiye, Ay'da söz sahibi olmak için kolları sıvadı

Türkiye, Ay'da söz sahibi olmak için kolları sıvadı

Türkiye, Milli Uzay Programı kapsamında '8. kıta' olarak nitelendirilen Ay'a yönelik stratejik hedeflerini büyütüyor.

Türkiye, Milli Uzay Programı kapsamında "8. kıta" olarak nitelendirilen Ay'a yönelik stratejik hedeflerini büyütüyor. Ay’a yönelik ilgilinin dünya genelinde hızla artmasıyla birlikte, bu alanda oluşan ekonomiden pay alabilmek için ciddi adımlar atan Türkiye, hem bilimsel hem de teknolojik çalışmalarını hızlandırıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, önümüzdeki on yıl içinde Ay’a yönelik planlanan 60’tan fazla görevle birlikte, dünya ile Ay arasında kurulacak ekonomik bölgenin 2040 yılına kadar 150 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı öngörülüyor. Bu doğrultuda, ABD’nin ARTEMIS ve Lunar Gateway, Çin ve Rusya’nın ILRS gibi girişimleriyle Ay’da kalıcı varlık kurma çabaları dikkat çekerken, Türkiye de bu küresel yarışta yerini almak istiyor.

Türkiye, 2028 yılına kadar Ay’a ilk görevini gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda, kendi mühendisleri ve bilim insanları tarafından geliştirilen yerli itki sistemine sahip uzay aracıyla Ay’a ulaşmayı planlayan Türkiye, aynı zamanda derin uzay deneyimi kazanmayı da amaçlıyor.

Ay görevine yönelik çalışmalar sadece teknolojik altyapıyla sınırlı değil. “Ay teleskobu”, “radyasyon dozimetresi”, “Ay dar alan radyometresi”, “kalorimetre” ve “yüksek çözünürlüklü video kameralar” gibi özgün bilimsel donanımlar geliştiriliyor. Bu araçlarla Ay’da suyun kökeninin anlaşılması, yerel manyetik alan yapılarının incelenmesi ve yüzeydeki sıcaklık dağılımının ölçülmesi gibi kritik bilimsel veriler elde edilmesi hedefleniyor.

Ancak bu sürecin başarısı, yalnızca uzay endüstrisinin katkısıyla değil, aynı zamanda otomotiv, robotik, haberleşme, madencilik, sağlık, inşaat ve enerji gibi sektörlerin aktif katılımıyla mümkün olacak. Ay’da kurulacak altyapılarla oluşacak "Ay ekonomisinin" üç temel ayağını “ulaştırma”, “veri” ve “kaynak” oluşturuyor.

Bu doğrultuda; yörüngeye taşıma, yüzeye iniş ve görev verilerinin işlenmesini kapsayan “Ay’a ulaştırma” alanında pazar hacminin 2040’ta 79 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ay’a özel veri üretimi ve işlenmesini kapsayan pazarın ise 8,3 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.

Ay kaynaklarına yönelik çalışmaların ise 64 milyar dolarlık bir ekonomi yaratması öngörülüyor. Bu kapsamda su, regolit ve değerli minerallerin çıkarılması, işlenmesi, saklanması ve nihai ürün haline getirilip kullanıcıya ulaştırılması planlanıyor.

Türkiye, Milli Uzay Programı kapsamında geliştireceği teknolojiler ve oluşturacağı ekosistemle bu üç temel unsurda da söz sahibi olmayı hedefliyor. Hem bilimsel araştırmalarla hem de üretim kabiliyetiyle Türkiye, Ay’a yönelik küresel rekabette güçlü bir aktör olma yolunda ilerliyor.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
AA

Bakmadan Geçme