Halil Yılmaz

Saklı Hikayelerden

Halil Yılmaz

Yoksulluğun olduğu eski zamanlarda, her şeyin sandıklarda kilitli tutulduğu günlerde yaşanmış bu hikaye.
Ama gerçek bir hikaye...

Evin kadını, pişirdiği tandır ekmeğini kilerdeki sandığa koymuş ve sandığın ağzına bir kilit vurmuş.
Her zaman yaptığı gibi anahtarı alıp cebine koymuş.

Bu tedbirin üstüne, olur ya birisi bir yolunu bulup ekmek ç/alacak olursa, ayak izinden kimliği belli olsun diye sandık ile kiler kapısı arasına toz kireç serpmiş.

Evin hamile gelini, akşam üstü taze tandır ekmeği aşermiş.
Gidip kaynanasından ekmek istemeye utanmış veya istese belki de ekmeğin verilmeyeceği günlermiş...

Bir yolunu bulup sandıktan ekmek almak istemiş.
Ekmek sandıkta, sandık kilitli, anahtar kaynanada ve kilerin zemininde toz kireç...

Gecenin bir yarısı, taze tandır ekmeği aşeren gelinin, kan beynine vurmuş artık. Dayanacak hali kalmayınca, kalkıp bir plan yapmış.

Önce ahırdan eşeği çıkarmış.
Eşeğe binmiş, kilere girmiş.
Eşeğin sırtından inmeden; sandığın kilidini kırmış, bir tane ekmek almış ve yine eşeğin sırtında kileri terk etmiş.

Sabah olunca kaynana kilere gitmiş, bir de ne görsün? Kilit kırılmış, sandıktan çok az ekmek ç/alınmış.

Yere bakmış, sadece toynak izleri var...

Kadın, bir kırılan kilide bakmış bir yerdeki izlere bakmış:
"Ayaklar eşeğin ayaklarıdır ama baş gelinin başıdır." demiş.

"Evde o kadar nufüs varken, sadece gelini suçlaman doğru değil..." demişler.

Kadın kendinden emin,
"Biliyorum, ama sadece aşeren biri böyle az ekmek aşırır..." demiş.

Yazarın Diğer Yazıları