
Oruç tutmamayı mübah kılan özürler
Prof. Dr. M. Salih GEÇİT
Oruç tutmak İslam dininin beş temel rüknündendir. Bu nedenle ibadet olarak son derece önemlidir. Zira Allah (c.c.) Kur’an’da oruç tutmayı emretmiş, Rasulullah (s.a.s.) bu emri hem bize tebliğ etmiş hem de kendisi fiilen tutmuş, Sahabe-i Kirâm ve onları takip eden Müslümanlar asırlar boyunca hep oruç ibadetini eda etmişlerdir. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19-22).
O halde bu kadar önemli olan bir ibadeti mazeretsiz terk etmek hiçbir Müslümana yakışmaz. Mazereti yok iken oruç tutmayan bir Müslüman da ümmete yakışmaz. Ancak oruç ibadetinin farz olması için bazı şartlar vardır.
Aynı şekilde bazı mazeretlerin vaki olması durumunda oruç tutmama ruhsatı ve izni de şeriatımız tarafından verilmiştir. Oruç tutmamayı mübah kılan özürler şunlardır:
1) Yolculuk: Ramazan-ı şerif ayında, en az doksan kilometrelik bir yola çıkan bir kimse oruç tutmayabilir. Orucun tutmamasını mübah kılacak sefer halindeki illet de meşakkat değil, yolculuğun bizzat kendisinin vaki olmasıdır. Bu sebeple de meşakkat meydana gelmese bile şer’î şartlara uygun şekilde yapılan yolculuklar oruç tutmamayı mubah kılmaktadır. Nitekim Böyle bir durumda uçak gibi bir vasıta ile kısa bir müddet içerisinde uzun mesafeleri kat'etse de yine hüküm aynıdır. Ancak burada şu hususa dikkat etmek gerekir: Kişi oruç tutmağa niyet getirir de gündüz sefere çıkar veya seferde oruca niyet getirip gündüz memleketine varırsa orucunu bozamaz.
2) Hastalık: Hastalık durumu normal durumdan farklıdır. Hasta olan kişi oruç sebebiyle kendisini belli süre içinde aç bırakan kişiye nisbetle daha çok yorgun ve bitkin hale gelmektedir. Aynı zamanda bir de kendisini aç bırakırsa, bu durumda sağlığını tehlikeye atmış olur. Bu nedenle İslam dini bazı hastalıklar sebebiyle oruç tutmamayı mubah kılmıştır. Ancak burada da şuna dikkat etmek gerekir: Her hastalık oruç tutmamayı mubah kılmaz. Bir kimse nefsinin helâk olacağından veya hastalığının artacağından veya uzamasından endişe ederse oruç tutmayabilir. Bu endişe, ya tecrübesine veya Müslüman, adil ve hazık/mahir bir doktorun sözüne dayanmalıdır. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَ
"Kim hasta olur yahut seferde bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin." (El-Bakara: 185).
3) Gebelik veya çocuk emzirmek: Kadınların erkeklerin genel hallerinin yanında bir takım özel halleri de vardır. Bu özel hallerde kadınlara özel hükümler söz konusudur. Ayrıca genellikle kadınların bedeni dayanıklıkları da erkeğe göre daha azdır. Bedenen daha zayıf olduğu gibi, sosyal ve ailevi hayattaki rolleri açısından da kadınların kendine mahsus halleri vardır. İşte İslam şeriatı bu tür ayırıcı haller ve farklı durumlar nedeniyle bazı konularda kadınlar hakkında farklı hükümler koymuştur. Hamilelik ve çocuk emzirmek de kadınlara ait bu tür özel hükümlere tabidir. Ramazan-ı şerifte gebe bulunan veya emzikli olan kadın, kendine veya çocuğuna zarar gelecek diye korkarsa oruç tutmayıp onu başka zamana bırakabilir. Yani sonra kaza eder. Yalnız çocuk için oruç tutamayan kadının, kaza ile beraber fidye de vermesi lazımdır. Çağımızda herhangi ilmi bir temele dayanmadan eksik bilgileri ve zayıf muhakemelerinden kaynaklanan mesnedsiz ve delilsiz iddialarla kadın ile erkek arasındaki bu tür bedenî farklılıklara dayalı özel hükümlere itiraz eden akademisyen ve ilahiyatçılara itibar edilemez, edilmemelidir.
4) İhtiyarlık: İhtiyarlık da oruç tutma konusunda insanı zorlayan hallerdendir. Bu nedenle yaşı ilerlediğinden oruç tutmağa gücü yetmeyen kimse oruç tutmakla mükellef değildir. Yaşlılık mazeretiyle oruç tutamayan Müslüman kardeşlerimizin her gün için tutamadıkları oruç yerine birer fidye vermesi lazımdır.
İşte bu haller, oruç tutmamayı mubah kılan hallerdir. Oruca engel olan bu haller söz konusu olduğunda bir Müslümanın kendini zorlamaması, bile bile kendisini zarara koymaması gerekir. Aynı şekilde oruç tutmaya kudretli olan, hastalığı ve durumu oruç tutmaya engel olmayacak kadar hafif olan Müslümanların da küçük bahanelerle oruç yemeleri doğru değildir. Netice d oruç, imsak ile iftar arasında aç kalmak, böylece belli bir zorluk ve meşakkati göze almakla tutulan bir ibadettir. Dinde hiçbir zorluk, meşakkat olmayacak diyerek hafif vesilelerle oruç gibi bir ibadeti tutma imkân ve şerefinden kendisini mahrum bırakmak da akıl kârı değildir. Bu nedenle söz konusu mazeretler vaki olduğunda dikkatli olmak ve uzman doktorlar veya ehil alimlerle danışmak gerekmektedir.