Tekin Keskin

DOĞUBAYAZIT'TA ŞEHİR SOSYOLOJİSİ VE KENTLEŞME

Tekin Keskin

İshakpaşa Sarayı, Ağrı Dağı, Ahmed-i Hani Türbesi merkez kültürel değer olma özelliğini yitirmiş; Çarşı merkez İnegöl caddesi tur atma, çay bahçeleri, kahve köşeleri, nargile kahveleri gözde olma, kültürel değerli olma özelliğini kazanmıştır.

İçinde yaşadığımız şehir denen mekân, sadece hareketlerimizin, eylemlerimizin cereyan ettiği bir alan değildir. O, aynı zamanda; kişiliğimize ve eylemlerimize şekil veren bir alandır da. Mekanın bizim üzerimizdeki etkisini, ekolojik alanın psikolojik yönünün kişiliğimize varıncaya kadar bizi nasıl etkilediğini ve etkilemeye devam ettiğini; kötü mekân şartlarının bedensel ve ruhsal sağlık problemleri yaratmada ne derece önemli bir rol oynadığını ortaya konulmuştur. Şuan kişisel olarak bu süreci tarihsel bir perspektif içerisinde incelemenin yanında büyük şehir ve insan sağlığı konusunda beklentiler içinde olacağız.

Bu çerçevede belediyecilik sistemi devreye girer. Çevre kirliliği, trafik yoğunluğu, konut yetersizliği, gecekondulaşma, işsizlik, sosyal hizmetlerin halka ulaştırılması konusunda karşılaşılan güçlükler, bugün şehirlerin veya büyük şehirlerin karşı karşıya bulunduğu hemen görülebilir yetersizliklerdir. Bunların yanında, farklı kültürlere mensup her çeşit insanın bir arada ve sıkışık bir şekilde yaşaması, sosyo-kültürel değer yozlaşmasına, suçların, intiharların, ruh ve beden sağlığı, aile çözülmesi gibi problemlerin ve pek çok suç türünün ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Bunlar şehrimize zarar vermekte aynı şekilde kültürel zararlara sebep olmaktadır. Benzer gelişmeleri, büyük şehirlerimizin hatta en küçük şehrimizde hemen hepsinde, özellikle de Doğubayazıt’ta görmek mümkündür. Gene de Doğubayazıt'ın bugünkü hâlini anlayabilmemiz için, onun, klâsik klişeler üzerinde durduğu süreçlerden nasıl birer birer geçmiş olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Bu şehrimiz, klâsik klişelerin ileri sürdüğü ekolojik süreçlerin tamamını eksiksiz bir şekilde yaşamıştır.

İshakpaşa Sarayı, Ağrı Dağı, Ahmed-i Hani Türbesi merkez kültürel değer olma özelliğini yitirmiş; Çarşı merkez İnegöl caddesi tur atma, çay bahçeleri, kahve köşeleri, nargile kahveleri gözde olma, kültürel değerli olma özelliğini kazanmıştır. Anlaşıldığı üzere, şehirlerin tarihî gelişmesini, tarihî şehirleri­mizin bugün almakta olduğu yeni şekilleri ve gelişme yönlerini yakinen bilmenin, geleceğe şekil vermek bakımından önemi büyük olmaktadır. Bu belediyecilik olarak karşımıza çıkmıştır. Bugün, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin şehirlerde yol açtığı fizik ve sosyo-kültürel değişiklikler ve şehir toplumunun yaşadığı sosyal problemler, bütün dünyada dikkatleri, kültürü yaratan, aynı zamanda yozlaştıran bu oluşum üzerine çevirmiş bulunmaktadır.

Belediyecilik anlayışı buradan sorumlulukları almakta kültürel güç olarak elinde tutmaktadır. Şehrin imar yapısı, şehrin gelişimini yukarda bahsettiğimiz tüm gelişmelere bağlı olarak bahsedilmektedir. Belediyecilik ; mevcut yönetime karşı negatif tarafları çokça tartışıldı ve tartışılacak. Belediyecilik 5 yıl sonunda ne yapılabilir ve mevcut yukarıdaki sosyolojik ve psikolojik durumdan kurtarırız diye bakmamız gerekiyor; Şehirleşmenin ve şehir yapıların nasıl hızlı değiştiği bir dönemden geçiyoruz ki daha önce şehir yapısının nasıl değeri yeterince bilinmemiş noktaları olduğunu belirtik.

Geçmişte ekonomik alandaki alternatif öneriler ve ekolojik yaklaşımlar bir kısım “tuzu kuru” çevre için dudak bükülen konular olmuştur. Mevcut sistemde açıklanan kısıtlamalar ve tasarruf tedbir planı ve her şeyin ateş pahası olduğu, doğadan kopuşun en yüksek hızına ulaştığı, koptukça hayatta kalmanın bile zora girdiği bir dönemden geçiyoruz. Hepimizin önünde nüfusun %90'nının şehirlere yığıldığı, içme suyunun parayla satıldığı, bütçelerin sadece ekmek fiyatı üzerinden yapıldığı, bugün nerde yatabilirim sorunu olduğu, barınma sorunun zirve yaptığı güncel bir durum bulunmaktadır.

Bu durumda belediyelerin ve belediyecilik anlayışı nasıl yapılmasının, hayata dokunan bir çözüm nedir? sorusu halinde acil bir konu haline gelmiştir. Bu anlamda bazı önerilerin belediyecilik anlayışına ve yukarda bahsettiğimiz sosyolojik, psikolojik gelişmelere nasıl katkı sağlarız diye öneri sunulması gerekir. Şehrimizde alt yapı çalışmaları yapılması gerekir, kanalizasyon sisteminin olmadığı bir kent düşünülemez şiarı ile başlamak gerekse de, maalesef hala bazı kentlerimizin bu konuda ciddi eksiklikleri bulunmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerini her gün daha çok hissettiğimiz günümüzde en az o kadar önemli olan yağmur suyu drenaj sistemleri kurulmalıdır.

Bu belediyecilik anlayışın güçlenmesine etken olacaktır. Temel sorunumuz olan sudur. Doğubayazıt şehrimizde bu çevre sulama kanalları ile sağlanmaktadır. İçilebilir suya en ucuz şekilde ulaşamayan ev olmamalıdır. Belediyeler bu konularda gerekli yatırımları acilen planlamalıdır. Mahalle, sokak çeşmeleri yaygınlaştırılmalıdır. Bu belediyeleri güçlü yapıya ulaştırır. Tabi bu sosyo-kültürel temel ihtiyaç olan suyun halka nasıl yansıdığını görmekteyiz. Suyu olmayan bir çevre ve insan kendini sokakta çıplak hisseder. Doğubayazıt kentimizde göller ya da sulak alanlar bulunmaktadır. Balıklı göl ve Karabulak Köyü suyu örnektir Bu alanlar için koruma planları ilan edilmeli, bu alanların bakımı yapılmalı, kıyı alanları belirlenip yapılaşmadan uzak sürdürülebilir ekolojik alan olarak tanımlanmalıdır.

Bu alanlar kanalizasyonların akıtıldığı alanlar olmaktan acilen çıkarılmalıdır. Kent içi geniş yeşil alanlar, sosyal donatılar artırılmalıdır ve bu alanlarda ucuz ve kaliteli hizmet sunulmalıdır. Bunlar park ve bahçelerdir.14 mahallede 14 park projesini hayata geçirilmesi gerekir. Temel oksijen kaynağı olan ormanların kardeşi olan "kent orman" projesini tedbir planlarına göre hayata geçirilmesi gerekir. Doğubayazıt her noktası yaşam alanımızdır. Bu yönden Gençlik merkezleri, kadın dayanışma merkezleri, kreşler, kültür merkezleri her kentte mutlaka olması gereken kurumlardır.

,Buralarda yaygın ve kalıcı hizmetler üretilmelidir. Yeterli desteği ve katılımı sağlanması sosyolojik olarak olması gerekendir. Şehrimizi yeşillik üretim merkezi haline getirmek gerekir. Fidan ve çiçek üretim merkezleri kurulmalı, buralarda yerel ağaç ve çiçek türlerinin üretilmesine önem verilmelidir. Kent peyzaj çalışmalarında bu üretimlerin dışında çeşitler kullanılmamalıdır. Bu konularda dışarıdan alımlardan özellikle uzak durulmalıdır. En büyük sorunumuz ve halkımızın çoğunun yakındığı Sosyal konut üretme çalışmalarına özellikle önem verilmeli, özel sektörün piyasayı manipüle etmesinin önüne geçmek için güçlü bir plan açıklanmalıdır. Son yıllarda özellikle yap-satcıların yapılan konutların depreme dayanıklılığı ciddi olarak denetlenmelidir. Özetlemek gerekirse şehrimizde ekolojik dengeyi koruyacak, kötü geçmiş ayak izini azaltacak, demokratik halk katılımı artıracak, eğitim, kültür, sosyolojik, örgütlenme konularında önemli ihtiyaçları karşılaması kadar ekonomik ve siyasi dengeler için de çok önemli adımlar olduğu görülmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları