Yıkıcı ve olumsuz bir duygudur.

Genellikle kişinin kendisinde olmayan bir şeyi başkasında gördüğü dönemlerde ortaya çıkar.

Çoğunlukla tek kişiye karşı duyulduğundan 'kıskançlık' ile yollarını ayırır.

Başkasında olan bir başarıya sahip olmak arzulanmaz.
Başkasının sahip olduğu başarıyı kaybetmesi istendiğinden 'gıpta' ile tezatlık teşkil eder.

Patolojik boyuta ulaştığında kendisini besleyen kişiye zarar vermeye başlar.

Başkasının başına gelen talihsiz olaylara karşı hissedilen sevinç duygusu olarak tanımlanır.

İçinde barındığı kişiyi, içinde yaşadığı toplumu felakete sürükler.

Evet,
Düşündüğünüz gibi haset kavramını anlatmaya çalıştım.

* * *

Şehir olarak her alanda en dipteyiz diye feryat ediyoruz.

Genelde yetkilileri haklı olarak eleştiriyor, makamları işgal edip hizmet üretmeyenleri kınıyoruz.

Bir o kadar da siyasetçilere veryansın ediyoruz.
Tamamen haklıyız o ayrı konu!

Ama, ya bizler!
Bu şehrin geri kalmasında, bu şehirlinin hiç mi suçu, kusuru, günahı yok?
Olmaz mı?
Hem de aslan payı kadar var.

Peki, bu şehrin geri kalmışlığında, bu şehirlinin suçu, kusuru, günahı ne olabilir ki?

Haset kavramını boşuna mı anlatım.

Allah başka felaketler vermesin!
Herkese az çok bulaşmış olan haset felaketi, suç olarak yetiyor bize...