Covid-19 sonrası akciğerlerde kalıcı hasar endişesi
Akciğer hastalarının pandemi sürecinde hayli tedirgin olduğuna dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Görgülü, "Hastalık tekrarı ya da kalıcı hasar endişesi oldukça yaygın" diyerek tam iyileşme ve kalıcı hasar durumu hakkında bilgi verdi.
Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Fatma Görgülü, Covid-19 (korona virüs) pandemisi nedeniyle akciğerlerinde rahatsızlığı olan pek çok vatandaşın tedirgin olduğunu hatırlatarak, "Hastalığın bu denli korkutucu olmasının en büyük sebebi elbette akciğeri diğer pek çok enfeksiyon hastalıklarına göre daha yoğun ve hızlı bir şekilde etkilemiş olması, tablonun solunum yetmezliği ve yoğun bakım sürecine ilerlemesinden kaynaklanmaktadır. Enfeksiyon tedavisi tamamlanmış olsa dahi, sonrasında akciğer için kalıcı hasar veya tekrarlayabilecek sorun olup olmayacağı hasta için büyük endişe sebebi olmaktadır" dedi.
Zatürrenin büyük oranda, PCR (sürüntü testi) yerine, akciğer tomografisi ile tanı aldığına vurgu yapan Dr. Görgülü, "Akciğer tutulumu kısa sürede pek çok odağa yayılabilmektedir. Covid zatürresi geç başvuru veya hiç tedavi alamama durumunda başka enfeksiyonların oluşumuna zemin hazırlamakta ve hastanın solunum yetmezliğine gidişi hızlanmaktadır" diye konuştu.
Tamamen düzelme görülmesi sevindirici
Neredeyse dört aydır takip edilen ve büyük çoğunluğunda akciğer tutulumu, Covid zatürresi olan hastaların tedavi sonrası takiplerinde pek çok önemli detay bulunduğunu ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Görgülü, "Kısa süreli de olsa, uzun dönem yansımalarını henüz açıklama şansımız bulunmasa da öncesinde akciğer hastalığı (KOAH, astım vs.) olan kişiler dahil, akciğerde tamamen düzelme ve iyileşme olduğunu görmüş olmamız sevindirici ve umut vericidir. Medikal ilaç tedavisinin virüs yükünü azaltma ve enfeksiyonu kontrol altına almaktaki etkisi yadsınamamakla birlikte taburculuk ve ilaç tedavisi sonrası uygulanan birtakım ilaç dışı yöntemler, akciğerin kalıcı hasarının önlenmesinde ciddi yol kat etmemizi sağlamıştır" diye konuştu.
EN BÜYÜK RİSK: İŞLEV BOZUKLUĞU YA DA KÜÇÜLME
Özellikle solunum sıkıntısı ve inatçı öksürükle gelen, oksijen seviyesinde düşme belirlenen hastaların radyolojik değerlendirmesinde yaygın olarak akciğer tutulumu tespit edildiğini belirten Dr. Görgülü, "Hastanın takibi süresinde erken dönemde düzelme göstermiyor. Hasta kendini iyi hissettiği, nefes darlığı azaldığı halde akciğer lezyonları izlenmeye devam etmekte, ortalama 40 gün içinde istediğimiz gerilemeyi görmekteyiz. Burada en önemli mevzu ise pek çok akciğer hastalıklarında da rastlayabildiğimiz, akciğerin o bölgesinde fonksiyon kaybı ve hacim azalmasına yol açan fibrozis tablosunun oluşmasını önlemeye yönelik uygulamalardır" ifadelerini kullandı.
SPEKÜLATİF YORUMLARDAN UZAK DURUN
Dr. Görgülü, söz konusu takip süresince başlangıç aşamasındaki en önemli adımın hastanın korkularına ve sorularına açıklayıcı, tatmin edici cevaplar vererek güven ortamında işbirliği sağlanması olduğunun altını çizerek, "Sosyal kaosa sebep olmuş bu durum nedeniyle gerek basın, gerek sosyal medya, gerekse çevreden duyulan her türlü spekülatif yorum, hastanın tedaviye inancını azaltır. Ayrıca; her duyduğu yöntemi denemesi gerektiğine dair zihin kargaşasına yol açar. Hastalığı geçirdiğini, artık atlattığını düşünürken, bu kez de asla akciğerlerinin eskisi gibi olamayacağına dair yaşanan korkuyla hiçbir ilerleme kaydetmiş sayılmayız. Solunum sıkıntısı belirgin olan, nefes alırken yorulan, hastalık sürecini yoğun bakımda geçirmemiş dahi olsa artık nefes almaya korkan hastalarımıza, ev tedavisinde oksijen desteği uygulamak önemli fayda sağlamaktadır. Bunun dışında ve her zatürresi mevcut hastada mutlaka solunum fizyoterapisi uygulamaktayız" önerilerinde bulundu.
Solunum fizyoterapisi hakkında detaylı bilgi veren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Görgülü şu ifadeleri kullandı: "Özellikle hastalık döneminde belirgin, sonrasında da efor kısıtlılığı sebebiyle kullanımı azalan solunum kasları ve diyaframın eski performansına yakın çalışması, akciğerin her bölgesinin solunuma katılması için yapılan, yardımcı aletlerden ve özel egzersizlerden yardım aldığımız, bizim için daha pek çok akciğer hastalığında önemli bir paramedikal-ilaç dışı tedavi yöntemidir."
KALICI HASAR OLMAMASI İÇİN EGZERSİZ YAPIN
Sağlıklı akciğerlere sahip olmak için pandemi sürecinde neler yapılması gerektiğine yönelik tavsiyelerde de bulunan Dr. Görgülü, "Sokağa çıkmanın kısıtlı olması, hastaneden çıktıktan sonra evde "hastayım, yatmam lazım" düşüncesinde hareketsiz kalınması, en ufak bir yürüme, açık havaya çıkılma durumunda maske takma zorunluğunun olması, akciğer kullanımında istediğimiz seviyeye ulaşmamızı zorlaştırmaktadır. Uygulama şansı olanların yüzme, gerekirse önce hafif tempoda koşu bandı veya eliptik bisikletle çalışması, diyaframı çalıştıran derin soluk alıp verme egzersizlerinin uygulanması, triflo gibi yardımcı cihazlarla çalışılması, hatta bazen sadece balon şişirme egzersizinin bile uygulanması takip edilen hastalarda akciğerde kalıcı hasar oluşumuna ciddi engel olduğunu göstermiştir" ifadelerini kullandı.
KONTROLÜ AKSATMAYIN
Hastaların özellikle bilmeleri gereken en önemli konulardan birinin akciğer tomografi bulguları olduğunu da aktaran Görgülü, "2-3 aydan erken tam düzelme görülmez" hatırlatmasında bulunarak, "Bu durumda, hastaların normal mobil hayata geçmeye başladıkları başlangıç döneminde efora bağlı nefes darlıklarının ve öksürüklerinin olabileceği, zamanla azalarak geçmesi ve akciğer sağlığının korunması için "bundan yoruluyorum" diyerek bırakmanın değil, üzerine gitmenin önemli olduğu ve mutlaka doktorunun önerdiği dönemlerde kontrol muayenelerini yaptırmaları büyük önem arz etmektedir" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.