Dünyada hükümdarlığını ilan eden hanedan aileler var. Kimi üç kuşaktır hükümdarlık sahibi, kimi tam sekiz kuşaktır sürdürüyor hükümdarlığını...

Medyadan sanayiye, perakendeden otomotive, ilaçtan finansa... hepsinin zirveye taşıdığı bir sektör ve kendilerine zirve yaptıran emekleri var.

Mesela;
Üç nesildir perakende sektöründe faaliyet gösteren, Amerikali Valton ailesinin 260 milyar dolarlık servetleri var.

Dört nesildir ilaç sektöründe faaliyet gösteren, Alman Boehringer ailesinin 52 milyar dolarlık servetleri var.

Altı nesildir lüks marka sektöründe faaliyet gösteren, Fransız Hermes ailesinin 251 milyar dolarlık servetleri var.

Sekiz nesildir sanayi sektöründe faaliyet gösteren, Katarlı El Sani ailesinin 133 milyar dolarlık servetleri var.

* * *

Türkiyede hükümdarlığını ilan eden şahıslar var. Neden aile değil, şahıs? Çünkü, daha hanedan aile olacak geçmişleri yok.

Ama, onların da; medyadan sanayiye, perakendeden otomotive, inşaattan finansa... çok sektörde emekleri var.

Mesela;
Gıda sektöründe faaliyet gösteren Murat Ülker'in 5.2 milyar dolarlık serveti var.

Lüks yelkenli ve motor yatlar sektöründe faaliyet gösteren İpek Kıraç'ın 2.9 milyar dolarlık serveti var.

Enerji, finans, otomotiv ve dayanıklı tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren M. Rahmi Koç'un 2.6 milyar dolarlık serveti var.

İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Erman Ilıcak'ın 2.4 milyar dolarlık serveti var.

* * *

Ağrıda hükümdarlığını ilan eden aşiret aileler var. Her biri en az on kuşatır hükümdarlığını sürdürüyor.

Medyadan sanayiye, perakendeden otomotive, ilaçtan finansa... hiçbir sektörde yoktular.
Daha doğrusu Ağrı’da sektörün kendisi de yoktur.

Hiçbir sektörde faaliyet göstermedikleri halde, üretim ve katma değere dayalı sermayeleri olmadığı halde; on kuşaktır hükümdarlıklarını nasıl sürdürüyorlar?

Ve ayrıca:
Memleketin geri kalmışlığıyla, bu hükümdar aşiretlerin bir alakaları var mı?

Ben de merak ediyorum.