Sigortada penetrasyon artışı için belediyelerle işbirliği önerisi

Sigorta haftası kapsamında düzenlenen 3. Uluslararası Sigorta Zirvesi'ne panelist olarak katılan Yılmaz, sektöre ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.

Yılmaz, zirvenin ana teması olan koruma açığının gündemde olmasının önem taşıdığını ve Türkiye'nin bu sorunu doğrudan yaşadığını söyledi.

Sigorta bilincinin düşük olması ve yeterli sigorta yapılmamasının maliyetini toplumun ödediğine vurgu yapan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Sigorta korumasının yetersizliği, özellikle afet durumlarında büyük sorunlara yol açıyor. Afetler sonrasında eksik sigorta nedeniyle sektör yeterince destek sağlayamıyor ve devlet devreye giriyor. 1999 Gölcük depreminde olduğu gibi, 2023’teki Kahramanmaraş depreminde de bu durumu yaşadık. Türkiye’de sigorta sektöründeki koruma açığını hızla kapatmamız gerekiyor. Bu, ülke olarak acilen harekete geçmemiz gereken kritik bir konu."

Yılmaz, diğer ülkelerde afet durumlarında sigortalanma oranlarının yüzde 35-40 arttığını, ancak Türkiye'de bu oranın yüzde 5-6 seviyelerinde kaldığını belirtti.

Zorunlu deprem sigortası (DASK) penetrasyonunun yüzde 50 civarında olduğunu, deprem sonrası bu oran artsa da yüzde 60’a ulaşamadığına dikkati çeken Yılmaz, "Bu da geriye kalan yüzde 40’lık kesimde sigorta açığı olduğunu gösteriyor. Bu sorunu çözmek için hem sektörün hem de devletin acilen bir eylem planı oluşturması gerekiyor. Türkiye olarak ne Maraş ne de Marmara gibi büyük depremleri kaldırabilecek ekonomik gücümüz yok. Bu konuyu sıkça konuşuyoruz, ancak iş uygulamaya geldiğinde yavaş kalıyoruz, çünkü unutuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Devletin ticari işletmeler için zorunlu sigorta programı uygulaması gerekiyor"

DASK'ın önemli bir ürün olduğunu ve bu üründeki sigortalılık artışı için işbirliğine vurgu yapan Yılmaz, "DASK uygulaması çok faydalı ancak dağıtımda daha etkili yöntemler geliştirilmesi gerekiyor. Belediyelerle veya farklı platformlarla işbirliği yaparak sigorta penetrasyonunu artırmak üzerinde durulmalı." yorumunu yaptı.

Yılmaz, yakın zamanda zorunlu afet sigortasının (ZAS) devreye gireceğini ve DASK'tan ZAS'a geçiş yapılacağını anımsattı.

ZAS’ın sadece konutlar için uygulanacağına işaret eden Yılmaz, "Devletin acilen ticari işletmeler için zorunlu sigorta programı uygulaması gerekiyor. Bazı ülkelerde olduğu gibi, ticari işletmelere ruhsat verirken belirli sigortaların zorunlu tutulması gerektiğini düşünüyorum. İşletmeler, ruhsat almak için sigorta poliçesi edinmek zorunda kaldığında, önemli bir boşluk doldurulmuş olur." ifadelerini kullandı.

Howden Türkiye ve Orta Asya Üst Düzey Yöneticisi de olan Atınç Yılmaz, broker payının 1-2 yıl önce yüzde 8-10 seviyelerindeyken bugün yüzde 17'ye çıktığını belirterek, brokerlerin hitap ettikleri kesime daha iyi odaklandıkları için özellikle ticari kuruluşların belirli segmentlerinde sigorta farkındalığının arttığını söyledi.

Penetrasyon artışında brokerlere de önemli roller düştüğünü vurgulayan Yılmaz, "Ekonomimiz büyüyor ancak sektörümüz henüz yeterli paya ulaşmış değil. Bu kısır döngüyü kırmamız gerekiyor. Ürün bazında Türkiye'nin kötü durumda olduğunu düşünmüyorum. Kasko sigortası, yangın sigortası, finansal ürünler sigortası gibi ürünler dünya standartlarında. Ancak bu ürünleri dağıtım kanallarını iyi kullanamadığımız için yeterince yaygınlaştıramıyoruz." diye konuştu.