Raif Medetoğlu

Raif Medetoğlu

MANEVİ BUHRANLARIMIZ (3)

MANEVİ BUHRANLARIMIZ (3)

Milli çatı altında isyanı fazilet kabul eden, sosyal düzenin işleyişinde zevk ve şehveti putlaştıran, milli birliğimizi tehdit eden ve milli bünyemizde derin yaralar açan ecnebi hayranlığına mübtela olmuş, ahlaksız, ruhsuz bir zihniyetin yüz yıllık istilasını, Filistin meselesinde olduğu gibi çaresizlik içinde seyrediyoruz...

Bu istila milli ahlâkımızı esir almıştır.
Muhabbeti, hürmeti, edep ,haya ve güzel ahlâkı esas alan meziyetlerimiz ve değerli sıfatlarımız ne yazık ki bu istilanın tesiriyle kayboldu.

Sistematik bir şekilde zihinler dış kaynaklı görüşlerin öncü kuvveti gibi çalışmış ve bu vesileyle medeniyetimizin ruhuna ait müsbet düşünce kabiliyetimize kelepçe vurulmuştur.

Cemiyetimizin bünyesinde ekilen zehirli tohumlar süreç içerisinde sarmaşık gibi bedenimizi sarıp sarmalamış ve bir kaç keskin kutuplu ideolojik cephe temin ve tesis edilmiştir.
Muamele ve münasebet büyük bir olgunluğa hizmet etmesi gerekirken, milletin bir kısmının hürmet ettiğine, diğer bir kısmı nefret eder hale gelmiştir.

Kimimizin muhabbet beslediğine kimimiz lanet okuyor.
İki kutuplu ahlâk yapısı,iki millet idealini netice vermiştir.
Tabiatıyla bu bir mücadeleyi çekişme ve didişmeyi tetiklemiştir.
Onun için dir ki ,cihan devleti Osmanlı'nın yıkılışından sonra Cumhuriyet tarihi boyunca Dünya çapında bir başarı hikayesinden söz etmemiz mümkün değildir.

Çünkü; Dünya'nın hiç bir yerinde çekişmeden didişmeden bir başarı hikayesi yazılmamıştır.

Hal böyle olunca birileri ötekine düşmanca duygular beslediği gibi ,ruhumuzu ve kalbimizi inciten zekânın zorba kuvveti ise duygusal kopuşa vesile olmuş ve en nihayetinde kimsenin birbirine tahammül etmediği sosyolojik bir travma temin edilmiştir.

Yaşam alanlarına saygı duymayan,şehrini sevmeyen, komşusundan nefret eden, dedikodu ve iftirayı normalleştiren ,şehrin sokaklarında dolaşırken ızdırap içinde yarınından endişe duyan, tevekkülsüz, şükürsüz bir cemiyetin vücud bulması
Bizim inancımızın ve mayamızın mahsulü değildir.

Peki bunun müsebbibi olan fikrin ve ideolojinin babası kimdir?
Bu ülkede tarihin ve binlerce yıllık medeniyetin ruhuna ve felsefesine küfreden kimse müsebbibi'de odur.

Samimi bir milliyet fikri ile manevi değerler etrafında cem olmak suretiyle, bu vatanın ahlâklı çocukları bu havayı kirletenlere karşı bir itiraz geliştirmelidir.
Milli birliğimizi tehdit eden ahlaksız teşebbüslere karşı,kalp bütünlüğü içinde ruh ve ahlâk birliğini ulusal manada tesis etmek mecburiyetindeyiz.
Haddi zatında bizi birbirimize bağlayan en kuvvetli dayanak noktamız manevi varlıkları mızdır.


Genç kafalar bu istikamette işleyen bir akılla ,zeka servetini kullanmak kaydıyla,ilim, irfan, hikmet ve marifet ile birlikte doğru, adil ve ahlâklı bir zeminde sosyalleşmeyi tesis etmelidir.
Unutmayalım ki,muhabbet hürmeti, hürmet adaleti netice verir.
Binlerce yıllık medeniyetimizin bize miras bıraktığı derin bir şuurla insan ve insanlık için kendi medeniyet kodlarımız üzerinden yeni saygın bir medeniyeti inşaa edebiliriz.

Şüphesiz bu bizim mayamızda ve inanç esaslarımızda mevcuttur.

İslâm medeniyetine ait düşünce erbabı aklı ve bilimi dayanak noktası yaparak, Kur'an felsefesine ait çizgisinin dışına çıkmadan ,zekadan ileri gelen bütün güzel sıfatlar ile vasıflanmış zihinsel kemalata sahip gençler yetiştirmek en önemli meselemiz olmalıdır.

Gittikçe canavarlaşan, kalın kafalı,itaat yerine isyanı fazilet kabul eden, hayata ait fıtri kanun ve nizamı tehdit eden, facir bir gençlik karşısında değer merkezli düşünen ve insaniyet bakımından iyilik hareketinin bütün hamlelerine ortak olan bir milletin zekasıyla yeni bir devlet ve toplum ahlâkı insanlığın kurtuluşu bakımdan ehemmiyet arz etmektedir.


"Bu bir nebevi metod ve vicdani çağrıdır "

Hiç kuşkusuz, bulunduğumuz çağın ruhuna uygun medeniyet semalarında,insanlığın saadeti için daha yükseklerde taht kurmak için, iki cihanın güneşi ,peygamberler gerdanlığının incisi efendimizin ahlâkını temsil eden bir idealimizin olması gerekiyor.

Ahlâk,edep,haya, muhabbet, hürmet,vefa, sadakat, dürüstlük, gibi güzel meziyetlerle donatılmış helal süt emmiş ,Anadolu irfanına yakışır ve insanlık için değer üreten felsefe ile maddi ve manevi bir ilerlemeyi yeryüzünde temin edebiliriz.

Devlet nizamını elinde bulunduran bütün iktidarlar bunu milli bir duruş ve ülkü ile münasebetlendirip, şuurlu bir nesli mektep sıralarında yetiştirmeyi amaçları arasına almalıdır.

Küçükten büyüğe hepimizin en önemli meselesi milli bir felsefe'yi ve milli bir ahlâkı derinlemesine toplumun tamamına yaymak olmalıdır.

Biz kendi milli tekâmülümüz içinde olgunlaşarak, milli ahlâkımız,irfanımız ve müşterek değerlerimiz etrafında ahenk içinde barış dini olan İslam'ın ruhunu hayat felsefesi yapmak mecburiyetindeyiz.
Mayası temiz olan bir millet bir gün kendi aslına rücu edecektir.
Unutulmamalıdır ki,bu milletin ihyası ancak din ile kaim olur.

Aksi takdirde bir sabah uyandığımızda üstümüze çöken karanlık ve ruhumuzu didik didik eden fitne bizi esir almış olacaktır.
Bu gayretsizlik ,hareketsizlik, ruhsuzluk bu sancılı coğrafya'da yaşayan bütün etnik grupları yüz yıllık bir ızdırabın içine çekecektir.


Dostlar !
Eğer bizzat kendimize karşı zalim olmak istemiyorsak, marifet ve hikmeti içinde barındıran yenilenmiş ve arızaları giderilmiş bir hayat felsefemizin olması gerekir.

Yeni hayata atılan gencin hislerini kontrol altına alacak ,hakkı kabul eden gaye ve ideal birliği içinde isyan yerine rıza'yı ilahiyi hayatın'da düstur eden bir neslin yetişmesini sağlamak en önemli vazifemiz olmalıdır.

Ruhumuza ve zihnimize imanın aydınlığını getirecek tek araç kur'an'ın hikmet dolu felsefesidir.
Bir neslin ifadesindeki incelik, davranışlarındaki edeb, bakışlarındaki sevinç kaynağı ,inanç ve imandan gelen felsefeyi ima ve ihya etmiyorsa bunun bir kıymeti harbiyesi yoktur.

Ey haykırışımızın manasına vakıf olma gayesi içinde olan kardeşlerimiz !

Bize bir mehdi bekleyişi içinde kahredici bir sabrın ve sefaletin bir parçası olmak yakışmaz.
Her ayağa kalkışımız mehdi ordusunun bir ferdi olma çabasını temsil etmelidir.
Her hareketimiz basireti, anlayışı , inancı,idraki ideali ve bir iman hareketini temsil etmelidir.

Bize yeni bir nefes ,yeni bir ses, yeni bir vicdan, yeni bir neşve ve hira mağarasında yükselen sese kulak verecek nesiller gerek.

Yaşadığımız asrın ve fikir dünya'sının bize hediye ettiği zeka hazinesi olan genç nesillere sesleniyorum.

Düşünen ve insanlık onurunu sırtında taşıyacak iyilik hareketinin mümessili olabilme kabiliyeti ile aklın mükemmel prensipleri çerçevesinde, Allah'ın rızasını esas dayanak noktası yapan bir cemiyet nizamı bize kurduracak olan ve milli ahlâkımızın temelini teşkil eden İslam'ın pak ve parlak ruhudur.


Şehirlerimizi zalime alkış tutan bedbahtlardan, mazlumu döven zorba kuvetlerden,dedikodu ve fitne politikası üreten facirlerden kurtarmak mecburiyetindeyiz.

Kahvehane ve sokak başlarında ruhsuzluk, gayesizlik içinde ızdıraba maruz kalmış bir yığın insanın kararan kalbini, harap olan duygularını ve onu öldüren ataletten kurtaracak ve hususen genç nesilleri hedef alan,zehir saçan inkârcı bir zihniyetin zararlı pençesinden kurtaracak tek manevi güç ,hayat felsefemizin üstadı olan dindir.

İslam dini ,beşer için vazgeçilmez ebedi ve ezeli bir hakikattir.


Ah be kardeşim;
Milletin ciğeri yanmış bir asırdan fazladır feryadu figan ediyor.
Ciğerimiz nasıl yanmasın ki,bir zamanlar cihanın efendisi, hakimi ve üstadı olan milletini saadet ve selâmet içinde yaşatan adalet ve ilmiyle cihana mührünü vuran ve cihanı hayrette bırakan muazzam bir medeniyet kuran müslümanlar ne yazık ki ,bugün
İçine düştüğü ahval geniş bir mezaristana inkılap etmiştir.

Biz ne çileler çektik !
Bir buçuk asra dayanmış bu çilelerden kurtulmanın yolu ittihadı islamdır.
Şu İslam dünya'sının şaşkınlık içinde ki sarhoşluğu ,kur'an'ı çok okuyor fakat az düşünüyor olması değil mi?

Kur'an'ı hayat felsefesi hâline getirmeyişimizin zilletini ve şuursuzluğunu ,duygusuzluğunu en derinden his etmiyormuyuz ?

Düşünen Dünya'nın ortasında ve muazzam bir hikmet hazinesinin başında olmamıza rağmen onu büyük bir musiki güftesi olarak görmek, onu karşılayacak akıl ve kalbe sahip olmadığımızın göstergesi değil mi?


Dostlar !
Uyuyan hücrelerimizi hakikat zemininde uyandırma vakti gelmiş ve geçmiştir.
Zekamızı, aklımızı, kalbimizi doyuran ve onu yücelterek Kemal'e erdiren Kur'an felsefesini hayatımızın merkezine taşıyarak ve onu ihya etmek suretiyle milletimizin iki cihan saadetine vesile olabiliriz...

Hiç şüphesiz;
Kur'an felsefesi hürriyetimizin hayat kaynağıdır.
Sonsuzluğu bize seyrettiren vecdin kucağında selâmet ve huzur yurduna doğru bizi taşıyan ve Allah'a götüren İslam nurunun kaynağı Kur'an felsefesidir.

Biz kimiz?
Nerden geldik?
Yarınımız ne olacak?
Nereye gidiyoruz?
Suallerini şuurlu bir biçimde kendimize ne zaman soracağız?

Akibetimizin mesut ve bahtiyar olabilmesi için, bu soruların şuurunda geleceğe yönelik bir hareket ile hayatı daha değerli kılmak ve ibadet tadında hayatı yaşamak zorundayız.

Bununla birlikte cemiyetimizin bünyesine yerleşen bize ait olmayan garb medeniyetinin hurda çarşısında ki eskimiş köhne düşünceleri yeni bir fikirmiş gibi bize pazarlayan sahte saadet sloganları atanlara itibar etmemeliyiz.

Böyle bir zamanda bilginin en küçük kırıntısına dahi ihtiyacımızın olduğunu elbette unutmamalıyız.
Ancak ,her türlü fikri almadan önce Kur'an ve sünnet mihengine vurmak zorundayız.
Böylece daha doğru bir istikamet tayin etmiş oluruz.

İstikametimizi kaybettiğimiz için âlemi İslam'ın içine düştüğü durum hakkında yorum yapmamıza sanırım gerek yoktur.

Garb medeniyetini körü körüne taklit bize çok pahalıya mal oldu.
Bu durumu asırlık hayat tecrübemize havale ediyorum.
O en güzel cevabı o verecektir.

Biz ne zaman ki ,kendi medeniyet köklerimize sımsıkı sarıldık ve iltifat ettik.
O vakit ilim ve hikmet sofrasının etrafında büyük bir birliği insanlığın kurtuluşu ve saadeti için temin ettik.

Ne zaman ki, uzaklaştık bütün bedenimiz azaları ile birlikte sefalete mahkum kalarak dış kaynaklı ideolojilerin tasarufunda yok olup gittiler.

Vesselam

Bu yazı toplam 418 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Raif Medetoğlu Arşivi