15 NİSAN AĞRI'NIN ÇÖKÜŞÜ MÜ KURTULUŞU MU ?
Milli hudutları belli olan dış kaynaklı müdahalelere karşı milli mücadelede üzerine düşen vazifeyi hakkı ile yerine getiren cumhuriyet kenti olan Ağrı ile ilgili bir kaç dünya kelamı sarf etmek istiyorum.
Aslında bir önceki yazımın devamı olan manevi buhranlarımız konulu yazıyı yayına alacaktım.
Ancak, söz konusu Ağrı'nın kurtuluşu olunca doğrusu yine yüreğimin derinliklerinde yükselen bir ızdırap beni böyle bir konuya temas etmeye sevk etti.
Ağrı ilinin ismi İbrahim Çeçen üniversitesinde görevli tarihçi bir hocamın ifadesiyle eski Türkçe'de Ağrı yüce ve heybetli anlamını ifade ediyor demişti.
Ancak,Bu kentin isminin manasını acıya ve sızıya yoranlar bir yönüyle içinde bulundukları ahvalden dolayı böyle bir anlam yüklemişler.
Aslında haksız da değiller.
Açıkcası Ağrı bizim hep sancılı yanımız olmuştur?
Bir türlü bu şehri yönetmeye talip olanlar istenilen seviyede milletin beklentisine cevap vermemişlerdir.
Onun içindir ki, burada siyasi aktör olarak milletin teveccühü ile görev yapanlar bir dönem sonra mahçubiyet mi,yada başka bir sebep mi doğrusu bilmiyorum.
Tası tarağı toplayıp bu kente gelişleri nadirattan olmuştur.
Değerli yönetenler !
Cumhuriyet tarihi boyunca her bakımdan Türkiye'nin en geri kalmış üç vilayetinde biri olmak bizi ciddi anlamda derinden sarsmaktadır.
Sizi bilmiyorum ama
Bu talihsiz durum bizim
Haysiyetimizi , şerefimizi ve onurumuzu incitiyor.
Rus ve Ermeni'lerin namlusundan çıkan mermilere karşı anlını uzatarak özgürlük sancağını diken bu sancılı coğrafya'nın ve şarkın sefil çocuklarını neden sefalete mahkûm olduğunu en gür bir sesle bağırmak istiyorum !
Sefalet kelimesini bilinçli kullanıyorum.
Tuzu kuru olan ekabirleri civar mahallelerde yaşayan insanların içinde bulunduğu yaşama şahitlik etmeye davet ediyorum.
Bi zahmet o konforlu koltuklara gömülmeyiniz.
Çaldığınız her kapının tokmağı arkasında çok ciddi acı hikayeler saklıdır...
Ben yaşadım ve gördüm.
Şu kibir sarhoşluğu içinde burnu iki karış havada gezen milletin ödediği vergiler ile caka satan ruhsuzlar !
Sizi bu milletin saadetine vesile olmaya davet ediyorum.
Gayrı safi milli hasılada gelir düzeyi en düşük il olan Ağrı neden hizmette hak ettiğini tam manasıyla alamıyor?
İller arası gelişmişlik düzeyinde her kes bir başarı hikayesinden söz ederken biz çöküş hikâyesi yazmaya yemin ettik !!!
Millet çaresizlik içinde her dönem farklı bir parti'yi burada iktidar ediyor.
Fakat bir türlü istediği neticeye ulaşamadı.
Beyler !
Yöneticiler Allah'ın yeryüzündeki adalet terazisidir...
Bu durum hiç mi bu kenti yönetenleri rahatsız etmiyor?
Bu milletin sefaleti üzerinden sahte saadet sloganları atanlar neredeyse yüz yıldır bu millete samimiyetsiz ve ruhsuz bir şekilde umut pazarladılar.
Siyaseti milletin saadetine vesile kılmak yerine o alanı bir ikbal ve servet aracı olarak gören kifayetsiz ve yetersizlere neden kimse gıkını çıkarmadı ?
Bunları alkışlayan binlerce yalaka kendi çıkarlarına kudsiyet atf ederek susmayı tercih ettiler.
Hele zorbalıkta rakibi olmayan maymun iştahlı, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan muhterisler !
Size ağız dolusu seslenmek isterim...
Elbette şarkın yasaklı çocukları gün gelir bu sefaletin hesabını size soracaktır.
Değerli dostlar!
Evvelâ, bu toplumun küçükleri ,büyükleri,mevki ve önemine göre herkesin her şey hakkında bir bilgi sahibi olduğu ama, iş başa düştüğünde mesuliyetten kaçmak gibi bir alışkanlıktan kurtulmaları gerekir.
O çenesi düşük geveze ve çolpa zihniyetten kurutulup ,gerçek anlamda memleket meselesini inancı şeref ve haysiyeti kadar kıymetli bulmak suretiyle, benliğini milletin benliğinde eriterek, Anadolu irfanına yakışır bir şekilde organize olmak zorunda olduğumuzu bilmemiz gerekiyor.
Unutmayalım ki,Hubbul vatan minel iman
"Vatan sevgisi imandandır "
Sözü bizim ilham kaynağımızdır.
Bu şehirde yaşayan insanların her şeyden önce bir felseye ve bir ahlâka sahip olması gerekiyor.
Umumun çıkarlarını gözeten bu şehrin kendi kaynaklarının kendisine yettiğini ve her ayağa kalkışı,her hareketi bu ülkenin ekonomisine katkı sağlamaktan ibaret olduğunu haykıran şuurlu bir topluma ihtiyaç vardır.
Evet ,Türkiye'nin en gelişmiş illeri arasında yer alma coşkusunu diri tutan ve bunu samimiyetle iddia eden binlerce insandan oluşan bir fikrin ve idealin adamlarına ihtiyaç vardır.
Velhasılı kelam bu kentin kalkınma hamlesine ortak olmak isteyenlerin milli bir çatı altında toplanması şarttır.
Toplumun vicdani kanaatini temsil eden sivil inisiyatif hareketleri toplumun çıkarlarını gözetmelidir.
Bu geri kalmışlıkta onlarında payı vardır.
Bu bakımdan STK temsilcilerinin omuzlarına yüklenen ciddi bir mesuliyet vardır.
Bütün dünya insanlığını ilgilendiren Filistin meselesinde gösterdikleri hassasiyet önemliydi.
Ancak,milletimizin ciddi meseleleri ve artık duyulmaz hale gelmiş dertleri var !
STK ' ların bu şehrin sorunlarına çözüm üretmek için yöneten ve yönetilenler arasında bir denge unsuru olmayı denemelerini bekliyoruz.
Koç yiğit yatağı ve hudut vilayeti olan bu şehrin maddi ve manevi kalkınmanın yollarını burada uzun uzadıya yazmak istemiyorum.
Önce kalp bütünlüğü içinde millet olabilme bilincini geliştirmek ve ortak yaşam alanlarına hep birlikte değer katmanın ehemmiyeti ile düşünmek lazım geliyor...
Yazıyoruz, bağırıyoruz, ama nafile ;
Nargilesini almış dört köşeli masanın etrafında politik dedikodu üretenler bizim onlara ikram ettiğimiz mevki ve makamları hiç hesaba katmadan eskiler gibi kaybolup gidecekler ve yine biz sorunlarımızla baş başa kalacağız.
Haydi keçeli !
15 Nisan Kurtuluşumuz, pardon çöküşümüz kurtuluşumuza vesile olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.