Halil Yılmaz

Halil Yılmaz

Devlet Hastanesi Notlarım (2)

Devlet Hastanesi Notlarım (2)

Başhekim yardımcısı tabelasının asılı olduğu odanın kapısını tıklayıp içeri girdim.
İçeride olan genç telefonla konuşuyordu, konuşmasını bitirip, cep telefonunu kapatınca.. oğlumun rahatsızlığını ve özel durumunu anlattım.
"Ne yapmam gerekiyor?" diye sordum

"Dışarıda biraz bekleyin..." dedi.
Çıktım, kapının ilerisinde beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı açıldı. Görevinin ne olduğunu bilmediğim o genç, bana küçük bir kağıt uzattı.
Kağıtta uzman bir ortopedi doktorunun ismi yazılıydı.
"Kendisiyle görüştüm, hastanızı bu arkadaşa götürün..." dedi.

Başhekimlikten çıktım, merdivenleri kullanarak iki kat aşağıya indim, uzun bir koridordan acil servis tarafına geçtim. O kadar çok mutluydum ki, o mesafeyi uçarak gittim desem yalan sayılmaz sanırım.


Oğlum ile annesi oturuyorlardı.
"Kalkın, uzman ortopedi doktoru bakacak Sefa'ya..." dedim sevinçle.

Sefa'nın gülerek kalkması, acıyla ineleyip oturması bir oldu. Acil girişe, acil röntgene yürümek zorunda kalınca ağrıları şiddetlenmişti.

"Tamam, tamam! Oturup az bekleyin, bir tekerlekli sandalye bulacağım artık..." dedim.

Acil tarafında tekerlekli sandalye yine yokmuş.

Olmadığını daha önce yaşamıştım, anlatayım:
Birkaç ay önceydi, ikindi vakti kız kardeşim aradı. 12 yaşlarında özel birey yeğenim düşmüştü. Ayağının kırılma ihtimali vardı ve babası şehir dışındaydı.

Hemen gittim, kız çocuğu kilolu ve binadan indirmek için elde hiçbir araç gereç yok. 112 Acil Çağrı Merkezini aradım, durumu anlattım, adres verdim.
Konuştuğum personel:
"Hiçbir şey yapmayın, ekip gönderiyoruz..." dedi.

Ben aşağıya inene kadar ambulans binanın kapısına geldi. Biri kız, üç pırlanta gibi genç indi.

Bize gereksinim duymadan, çocuğun canını acıtmadan, aşkla görevlerini yaptılar. On dakika içinde çocuğu evden alıp acile yetiştirdiler.

O telaş ortamında, o pırlanta gibi gençlerle tanışmak nasip olmadı. Onları tanımış olsaydım; inanın gider o gençleri asaletle yetiştiren, onlara temiz süt emziren annelerinin ellerinden öperdim.

Ne çok ihtiyacımız varmış asaletli sağlık çalışanlara...

Asaletli sağlık çalışanları deyince aklıma geldi. Çok şükür öyle üç beş kişi değiller.

Pandemi döneminde, Sefa yoğun bakımlık olmuştu. Özel durumuna sebep, annesiyle birlikte 15 gün boyunca yanında kalmıştık.

Üç günde bir, nöbet sırası kendilerine geldiğinde; biri temizlik görevlisi, ikisi (kadın-erkek) sağlık personeli üç asaletli çalışanın da aynı aşkla görevlerini yaptıklarına, tüm hasta ve refakatçilerin dualarını aldıklarına şahit olmuştum.
(Yazmaya devam ettiğim romanda isimlerine yer vereceğim.)


Biliyorsunuz, hayatta mutluluk ile hüzün kol koladır. Ve bu devlet hastanesinde keskin hatlarla, tam belirgindir.

Yeğenimin ayağında 'kırık tahmin' edildi. "Geldi - gelecek" denilen ortopedi doktoru acil servise hiç gelmedi.
Acildeki doktor arkadaşlar, sedyede on saat kadar acı içinde bekleyen çocuğa yatış işlemi yaptılar. Ortopedi doktoru sabah geldi ve çocuğu kırıktan ameliyata aldı.


Tekerlekli sandalye konusuna dönelim.
Ayağı kırık çocuğun lavabo ihtiyacı oluşmuş. Sonradan öğrendim; yattığı yerden kalkmaması gereken hastalar için "ördek" (yatan hastanın idrarını rahatlıkla yaptığı araç) bulunurmuş. Oradaki personel ise; "Tekerlekli sandalye bulun, hastanızı lavaboya götürün..." demiş.

Kardeşim yanıma gelip tekerlekli sandalye bulmamı istedi. Acilde herkese sordum, her yere baktım, bulamadım. Döndüğümde yeğenimin, lavabo tarafında kulak perdelerini yırtacak şiddeteki acı çığlıklarıyla karşılaştım.

Kimse ilgilenmeyince annesi ile ablası sediye ile lavaboya götürmek zorunda kalmışlar...

O çığlıkları unutamıyorum.
Bir de o çığlıklar altında; lavabonun dış kapısında sigara içen, sağlıkçı forması giyinmiş kızlı erkekli... sadece doğmuşları unutamıyorum.

O geceye kadar 'önce eğitim' diyordum. Bu sadece doğmuşları gördükten sonra 'önce asalet' diyorum artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Yılmaz Arşivi